Filistin-İsrail çatışması, Orta Doğu’nun karmaşık ve uzun süreli bir çatışması olarak tarihe geçmiştir. Bu çatışma, İsrail Devleti’nin 1948’de kurulmasından bu yana devam etmektedir ve birçok etnik, siyasi ve dini boyut içermektedir. Temelde, Filistinlilerin toprak talepleri ile İsrail’in güvenlik ve meşruiyet endişeleri arasındaki çatışma yatmaktadır.
Çatışmanın kökenleri, 19. yüzyılın sonlarına dayanmaktadır. O dönemde, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte Filistin bölgesindeki Araplar ve Yahudiler arasında toprak ve egemenlik konularında anlaşmazlıklar ortaya çıkmıştır. Siyonist hareket, Yahudi halkının tarihi vatanı olan Filistin’e dönüşünü savunurken, Araplar ise bu duruma karşı çıkmış ve kendi egemenlik haklarını koruma isteğiyle hareket etmişlerdir.
1947’de BM tarafından alınan bir kararla Filistin toprakları ikiye bölünmüş ve İsrail Devleti’nin kurulması önerilmiştir. Ancak bu öneri, Arap devletleri ve Filistinli Araplar tarafından reddedilmiş ve bölgede büyük çapta şiddet olayları yaşanmıştır. 1948’de İsrail’in bağımsızlık ilanı ve Arap devletlerinin İsrail’e karşı savaş ilan etmeleriyle çatışma tırmanmış ve Arap-İsrail savaşı olarak bilinen bir dizi çatışma yaşanmıştır.
1967’de Altı Gün Savaşı olarak bilinen çatışma sonucunda İsrail, Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi’ni işgal etmiştir. Bu durum, Filistinlilerin topraklarının büyük bir kısmının İsrail kontrolü altına girmesiyle sonuçlanmıştır. İsrail’in bu bölgeleri işgal etmesi ve yerleşim birimleri inşa etmesi, uluslararası toplumda büyük tepkilere yol açmış ve çözümsüzlük devam etmiştir.

Son yıllarda, İsrail-Filistin çatışmasının çözümü için uluslararası toplum tarafından birçok barış girişimi yapılmıştır. Ancak taraflar arasındaki güven eksikliği, toprak ve mülkiyet konularındaki anlaşmazlıklar ve güvenlik endişeleri barış görüşmelerinin başarısız olmasına yol açmıştır. Ayrıca, İsrail’in Batı Şeria’da genişleyen yerleşim politikası ve Gazze Şeridi’ne uyguladığı sıkı ambargo da çatışmanın derinleşmesine neden olmuştur.
Günümüzde, Filistinlilerin bağımsız bir devlet kurma hakkı ve İsrail’in güvenliği ve meşruiyeti gibi temel konular hala çözüme kavuşturulamamıştır. Uluslararası toplum, İsrail-Filistin barış sürecine desteğini sürdürmekte ve iki devletli çözümü teşvik etmeye çalışmaktadır. Ancak çatışmanın derin tarihsel kökleri ve güncel politik gerilimler, barışın sağlanmasını zorlaştırmaktadır.
Sonuç olarak, Filistin-İsrail çatışması bölgedeki barış ve istikrarı tehdit eden önemli bir faktör olarak varlığını sürdürmektedir. Taraflar arasında karşılıklı saygı ve uzlaşma temelinde kalıcı bir çözüm bulunmadığı sürece, bu çatışmanın çözülmesi mümkün görünmemektedir.